İSTİHLAK ÇILGINLIĞI...
Henüz 21 yaşındayım elbette ki insan sarrafı değilim. Ancak az çok da olsa gözlem yeteneğimi bu 21 yıla sığdırdığımı düşünüyorum. Kantinde otururken videolara bakıyordum.Tüketim çılgınlığı adlı bi' videoya rastladım. Bu aralar zaten herkesin söylediği 'Tüketim' kelimesine takılmış durumdaydım. Nedir ne değildir diye biraz bakındım; Tüketim kelimesi aslında Arapça da 'İstihlak' demekmiş, Osmanlıcaya 'Helak' olarak geçmiş. Günümüzde bu kelimeyi karşılayan kelimeye tüketim denmiş. Dilin de biz insanlar gibi ne kadar canlı olduğunu buradan görebiliyoruz değil mi? Nasıl ki insanlar değişiyor, zamanda değişiyor. Zamanla beraber çevremizdeki her şey değişime uğruyor. Yalnızca insanın doğumundan ölümüne kadar değişmeyen bir kaç şey var o da içsel duygular. Doğuştan verilmiş olan duygular. Dünyanın bütün bebekleri doğdukları anda zihinsel olarak birbirlerinin tıpatıp aynısıdır. Aralarında hiçbir fark yoktur. Aralarındaki fark zamanla eğitildikçe ortaya çıkmaya başlar. İşte asıl sorunda burada başlar. Gün gün biraz daha değişiyoruz. Sadece kişisel değil toplumsal olarak da değişiyoruz. Bundan bi' 100 yıl önce günümüz koşullarını birine anlatsak belki inananlar çıkardı ancak bir çoğu güler geçerdi. 100 yıl öncesinde savaş halinde olan bir millet düşünün mısır koçanından ayağına çarık yapmaya çalışan ve 100 yıl sonra aynı milletin evlatlarını düşünün Fomo denen hastalığa yakalanan, moda kurbanı olan, ihtiyacı olmadığı halde milyon tane şey alan. Hatta alamadım diye psikolojisi bozulan. (Psikolojisi bozulması bu dönemde moda olan hastalık) Bunlar sadece işin maddi yönü. Peki ya maneviyat... Bizler kendimizi tüketir hale geldik artık. Duygularımızı hızla tüketiyoruz. Tükeniyoruz. Aşk denen kutsal kelime artık kimse için bir şey ifade etmiyor, saygı desen gösterilmesi gerektiği için. Hele hele vefa denen o kavramı kimse bilmez olmaya başladı. Dost dediğimiz kavramı çıkar ilişkileri için harcamaya başladığımız günden beri çok düşünür oldum. Deminde dedim ya hani çok fazla gözlem yapma fırsatı buluyorum diye. En basiti fakültenin kantinine oturduğum andan itibaren herkes o kadar mükemmel görünüyor ki. Sanırsınız herkes can ciğer kuzu sarması. Yalnız 5 dk sonra aralarından biri kalktıktan sonra aman Allah'ım sanki az önce onlar değildi yaaa kankaaaa diye konuşan. Ayol madem sevmiyorsun ne diye rol yapıyorsun. Mecbur değilsin ki buna. Bu neyin göstergesi size? Ben söyleyeyim mi Osmanlıda tüketim kelimesinin anlamı neydi? Helak... Helak olacağımızın bir göstergesi. Çok kısa bir süre sonra insanlar sağlıklı iletişim neydi unutacak. Herkes dönemin hastalığına yakalanacak. İlaçlara bağımlı hale geleceğiz. değerlerimiz, bizi biz yapan neler vardı bunları biran önce hatırlayıp önlem almazsak gerçekten helak olacağız. Tükete tükete tükeneceğiz...
Artık zıttını yapmaya başlamız lazım. Tüketenden üretene adım atmamız ve bunu ilkokullardan başlayıp üniversiteye kadar duyurmamız lazım. Korkarım ki yoksa hepimiz prize takılmış, haplar sayesinde ayakta kalabilen duyguları olmayan insanlar haline geleceğiz...
Tüketerek değil, üreterek kalınız efenim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder