"LA TAHZEN"
Ben geldiim...J Ne zamandır sizlerden ayrı kaldığımı hatırlattı bana bugün yeni tanıştığım bir arkadaşım. Hiç beklemediğim bir anda: “Blog yazmayı neden bıraktın?” deyiverdi. Beni şaşırtan soru değil, blogumdan haberdar olmasıydı. Çünkü hiç bahsetmemiştim. Tüm gün bunu düşündüm. Yazdıklarımı okuyan birileri gerçekten var mıydı? Yarım aklı olmayan bir kızın düşüncelerine birileri zaman ayırıp okumuş muydu gerçekten? Bu duyguyu düşünmek bile içimi ısıttı nedense? Derken birde baktım ki laptopun başındayım. Ve şuan fark ediyorum ki özlemişim içimdeki ses ile dışımdaki kızın kavga edişini. Bu duyguyu yeniden yaşamama vesile olduğun için teşekkürler Ahmet...
“Üzülme! Çünkü Allah bizimledir.”
Postmodern dünyanın bizi tüketirken iç huzurumuzu da ne
kadar tükettiğini ve bu iç huzursuzluğun yarattığı yalnızlık psikolojisinden
kurtulmanın tek yolunun tekrar ‘tüketim’ olduğu kanısının dayatıldığı bir kısır
döngü içinde hangimiz durup ‘yalnız değilim Allah benimle!’ dedik? Ben demedim.
Diyemedim, öyle ki gerçek bir köle olduğumun farkında bile değildim! Güya bu
konulara karşı hassasiyetim var(gördük ne kadar hassas olduğumu!). Malumunuz Ramazan
ayındayız Allah kabul ederse uzun saatler boyunca oruç tutuyoruz. Ancak oruç
sadece gün doğumundan gün batımına kadar bir şey yiyip içmemek miydi? Değilse, neden
sadece dışımızı cilalıyoruz? Neden iç huzursuzluğu görmezden gelip tamamen
dışımıza yatırım yapıyoruz? Cevap: içimizde saklı...
Her zaman dediğim gibi hayatın şifreleri aslında gözümüzün
önünde, bazen lüks arabaların içinde habitat alanı bulmaya çalışırken
yaşadığımız duygu da, bazen yeni tanıştığımız birisinin WhatsApp durumunda.
Hayatımız boyunca şifreleri çözen tarafta kalmak dileğiyle;
İletişerek kalınız efenim...
Evet, bloğunu okuyan ve okumakta olan bir ben var.. :) Gayet samimi ve içten..
YanıtlaSilDevami gelmeli..
Yazisarak kalalim efenim.. ��
İlginizden dolayı teşekkür ederim efenim :) yazılarım hakkında düşüncelerinizi de paylaşırsanız sevinirim :)
Sil